Son dönemlerde genel bir kanı olarak dile getirilen öğrencilerin diyalogdan kaçınmaları, birbirlerini anlamamaları hatta yanlış anlamaları büyüyen bir sorun ve iletişimsizlik problemi toplumu sarıyor.
Öğrencilerimiz; özellikle lise düzeyindeki öğrencilerin ders içinde kendilerini ifade etmeleri, sorulan sorulara kısa hatta genellikle tek kelimelik cevaplar vermeleri, buna zemin hazırlayan etkenlerin tespit edilerek bunların çözümüne katkı sağlayacak ders içi ve dışı etkinliklerin belirlenip rapor oluşturulması ve bu rapor doğrultusunda okul içinde yapılması gerekenleri belirleyebilmeyi amaçladılar.
Amaca uygun hazırlanan proje ile öğrencilerimiz; farklı bölgelerden 20 lise düzeyinde okulun edebiyat öğretmenleriyle görüştüler ve "Nasılsın, okul hakkında ne düşünüyorsun, hayatında seni rahatsız eden şeyler nelerdir, edebiyat hakkında ne düşünüyorsun" sorularına verilen cevapları belirlediler. Gençlerin iletişimsizlik problemine yönelik uzman görüşlerine başvuran ve çok sayıda kaynak araştırmasında bulunan öğrencilerimiz alınan cevapların uzunluk ve kısalıklarını inceleyerek, öğrencilerden gelen cevapların genellikle kısa tutulduğu ve baştan savma, konuşma isteğinden uzak bir yapıya sahip olduğunu gözlemlediler.
Konu Hakkında Uzman Görüşleri
Araştırma kapsamında uzmanların görüşlerine de başvuran öğrencilerimiz, gençlerin içine kapanık ve iletişimi genelde kısa tutmalarının nedenlerini şöyle açıkladılar.
Psikolog Emir Erünsal:
"Klinik olarak baktığımızda içine kapanıklık çeşitli senaryolarla karşımıza çıkabilir. Bunlardan en belirgin olanları değersizlik, yetersizlik, kontrolsüzlük gibi duygulanımlar sonucunda ortaya çıkan içine kapanma davranışıdır. Yani problemlerle yüzleşmek yerine, onlardan kaçınmaktır. Ergen sosyalleşme konusunda kendi performansını beğenmediğinde yetersiz hissedebilir. Bu yetersizlik duygusuyla tekrarlı olarak yüzleşmektense, ondan kaçınmayı ve hayatına hiç sokmamayı tercih edebilir. Belirtmek gerekir ki tekrarlanan davranışlar kas gibi kuvvetlenirler. Yaptıkça yapasınız gelir. Kaçınma davranışı da tekrarlandıkça güçlenecektir. Problem çözme becerisi zayıfsa ikilemlerde iletişim kontrolünü kaybedebilir ve kontrolsüz hissedebilir. Tüm bunların sonucunda da kendini yetersiz ve bu yetersizliği yok etmede kontrolsüz bulursa, kendisini değersiz hissedebilir. Böylelikle kaygıdan depresif duygulanımlara doğru uzanan bir boyutta bulabilir kendini. "Denesem de başarılı olamıyorum, yetersizdim, yetersizim, yetersiz olacağım" gibi aktarımlarla karşılaşabilirsiniz."
Psikolog Songül Tunalı:
"Lise öğrencilerinin kendilerine yöneltilen sorulara verdiği cevaplara baktığımızda yapısının basit, kelime sayısının az ve içeriğinin biraz sıradan, derinlikten uzak, olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu yaş grubunun kendisini ifade etmekte ve sağlıklı iletişim kurmakta zorluk çekmesinin birçok nedeni var. Bu nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz: aile içi tutumlar, eğitim alanı içerisindeki bireyler ve onların tutumu, arkadaşlık ilişkileri, sosyal medya, okuma ve araştırmaya yeterince önem verilmemesi ve yönlendirilmenin yapılmaması, fiziksel ve sosyal aktivitelerden uzak kalmaları gibi etkenleri söyleyebiliriz. Aile içi ilişkilere baktığımızda aile üyelerinin birbirlerine ayırdıkları zamanın az veya kalitesiz olması birbirlerinin sorunlarına duyarsız olması, var olan sorunların karşılıklı anlayış ve kaliteli iletişim kurarak çözümlenmemesi gençlerin kendilerini ifade etmekte zorlanmasına sebep olmaktadır. Aynı zamanda eğitim sistemi içerisinde gençlerin kendilerini ifade edebileceği alanların az olması, onlardan kısa ve net cevaplar beklenmesi, bazı eğitimcilerin gençlerin düşüncelerini önemsememesi veya dinlememesi iletişim problemlerine neden olmaktadır. Çünkü gençler kendilerini dinleyecek İnsanlar ararlar onların gözlerinin içine bakarak dinlemek çok önemlidir. Bunun dışında en önemli meselelerden biri sosyal medya sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı gençleri hazır olan kalıplarla kendini ifade etmeye alıştırmakta, düşünmekten, üretmekten alıkoymakta bunun yanında televizyon, telefon, bilgisayar, tablet gibi teknolojik aletler beyin gelişimini olumsuz etkilemektedir. Gelişme olumsuz etkilendiğinde de gençler daha az kelime kullanıyorlar. Yani konuşmaktan, sosyalleşmekten kaçıyorlar. Hatta daha önceden yapılmış bir çalışmada sosyal medyada fazlasıyla dolaşmış ve çocukları işte televizyon izleyen ve izlemeyen çocuklar diye ayırıyorlar. Onlara resim çizmelerini söylüyorlar ve televizyon izleyen çocuğun resimleri gerçekten kötü ve insan vücudunu çizemez durumda ama daha az televizyon izleyen çocukların çok daha güzel çizdiklerini gözlemlemişlerdir ve benim de onayladığım bir çalışmadır. Bu gibi meselelerde benim hastalarımda da aynı şeyleri gözlemlemekteyiz."
Yapılan Araştırmalarla Ulaşılan Sonuçlar
Öğrencilerimiz; yaptıkları bu araştırmalar neticesinde gençlerin aile hayatı, çevresel etkenler, hastalıklar, okullarda temel eğitim dönemleri gibi etkenlerin dışa dönük ve paylaşımcı bireylerin yetişmesinde büyük önem arz ettiğini belirlediler. Gençlerin her ortamda çekinmeden doğru şekilde kendini ifade edebilmesi için kılavuz niteliğinde maddeler hazırladılar. Bu toplumsal soruna çözüm olabilecek nitelikteki maddeler ise şöyle;
-Öğrencilere kendilerini rahatlıkla anlatma anlamında onlara bol bol kendini ifade etme imkânı verilmelidir.
-Her öğrencinin dahil edileceği münazaralar, sohbetler, röportajlar, okudukları veya izledikleri eserlerle ilgili yorum yaptırılmalıdır.
-Hata yapmanın insana mahsus olduğunu, hata yapmaktan çekinmemeleri gerektiğine vurgu yapılmalı. Branş farkı gözetmeksizin her dersten kelime oyunları düzenleyerek öğrencileri oyuna dahil etmek fayda sağlayacaktır.
-Öğrenciyi özellikle arkadaşlarının yanında azarlamak öğrenciyi kaybetmeye neden olacaktır. Öğretmenlerin öğrencilere gülümseyen bir ifadeyle yaklaşması öğrencinin öğretmenine güvenmesini sağlayıp yakınlaşmasına katkı sağlayacaktır. Bu da kendini güvenli bir şekilde ifade etmesini sağlayacaktır.
-Sınıf içinde etkileşimleri çok az olan öğrencilerden birinin söz alarak konuşması esnasında bir öğrencinin farklı bir nedenle gülmesi bile söz alan öğrencinin kendisine gülünüyormuş hissine kapılıp bir daha söz almak istememesine neden olmaktadır. Bu aşamada öğrencilerin birbirleriyle kaynaşıp alınganlık göstermemeleri aşamasına gelmelerinde öğretmenlerin rolü çok büyüktür.
-Öğrencilerin sıklıkla karşılaştıkları soruların neredeyse en başında, anne, baba, öğretmen dahil, " nasılsın, yerine, "derslerin nasıl" sorusu gelmektedir. Bu da öğrenciler için ders odaklı, gerisi olmasa da olur yaşam felsefesini ortaya çıkarmaktadır. Öğrencilerin öncelikle bir birey olup, değerli olduklarına onları ikna etmek gerekir.
-Öğrenci velileriyle periyodik olarak görüşmeler yapılmalı, öğrenci hakkında fikir alışverişlerinde bulunulmalıdır.
-Öğretmenlerle öğrenciler arasında farklı branşlarda sportif faaliyetlerde bulunulmalı böylece öğrencilerin öğretmenleriyle rahatlıkla ve güvenle iletişim kurmaları sağlanmalıdır.
-İletişim ve etkileşim konulu seminer, panel, konferans gibi öğrencilerin de aktif olarak dahil edileceği etkinlikler düzenlenecektir.